Fırtınam, Felaketim, Hasretim...

Fırtınadan sonra gelen dinginlik içindeyim. Bazı kelimeler anlamlarını yitirmiş gibi zihnimde duruyor. Nereye kaybolduklarının hiçbir önemi yok artık. Umursanmamanın, vazgeçilmişliğin, olağan akışına bırakmanın başlangıç evrelerini tamamlamak üzereyim. Akan gözyaşına bedel hiçbir şey yok. Düşünme! diyor aslında herkes. Beni düşünme. Kendini düşün dercesine haykırıyor suskunlukları. Muhtaç olma, birilerine ihtiyacın olduğu hissi vermemek gerekiyor. İnsanlara onlara ihtiyacınız olduğu izlenimini verdiğinizde ya şımarıyorlar, ya kendilerini bir şey sanıyorlar ya da egoları tavan yapıyor. İyilik, yardımseverlik, sevecenlik ve temiz niyet kavramları görünmez mi oluyor yoksa bana mı öyle geliyor?
Camımın önüne konan güvercini fark etmemle birlikte hayatın bambaşka tarafını keşfediyorum. An’a odaklanmayı. Kimseyi düşünmemeyi ve sadece yaşamın o eşsiz tadıyla gülümsemenin keyfini çıkarıyorum. Perde kalkıyor gözlerimin önünden. Birden milyonlarca kuşun birbirlerinden habersiz uçsuz bucaksız gökyüzüne süzüldüklerini hatırlıyorum. Özgürlüğe kanat çırpıyorlar. Gittikleri yerlerin hiçbir önemi yok. Sadece gökyüzüne doğru süzülüşleri var.
Sevmeyi öğrenmek ve öğrendiğini uygulayabilmek ne güzel bir meziyet. Hele ki fikrinize bir insanı alabilmek…
İyiliğin halen yaşadığına inanmak istiyorum. Bedenimin yorulmasına evet ama ruhuma kirli enerjilerin dokunmasına hayır. Çalışarak kazandığınız parayı hak etmek için elinizden geleni yapanlardansanız hoş geldiniz dünyama. Bizler çalıştığımız için çalışmayanların kuyruklarına basmış oluyoruz. Onlar huzurumuzu, enerjimizi, moralimizi bozmak için mesai yapıyorlar. Ne ironik değil mi?
Alın terine, emeğe, iyiliğe ve insanlığa saygı duyanlara selam olsun.
Ben soracak olursanız yine bir meşguliyetle beraber olacağım.
Sizin de bir şeylerle uğraşı içinde olacağınızı ümit ediyorum.
Fırtınadan sonraki sessizlikte huzuru yakalayabilmeniz dileğiyle….


Yorumlar

Popüler Yayınlar