Devami Yarin... (Yazi Dizisi 3)

 1.04.2020

 

Geçen yıl bu zamanlar her şey normal seyrindeydi. Yaşam tarzımızda bir değişikliğin olacağını söyleseler kafayı mı yedin der genel rutinimize deva ederdik. Aklımıza gelmeyecek olan fikirlere karşı verdiğimiz tepkiler aslında dünya ve yaşama dair birçok şeyden bir haber olduğumuzun göstergesi. Bilmediğimizin farkında bile değiliz. Gerçekten bilmiyoruz. Hatta doğru bildiklerimizi bile sorgulamadan onlar evet doğrudur deyip rafa kaldırıyoruz.

 

Acaba sen beni ne kadar biliyorsun ki karşıma geçmiş ahkam kesiyorsun demişsinizdir hayatınızın bir döneminde. Ben insanoğlunun gerekli ve gereksiz bilgileri yanlış ayıkladığını düşünüyorum. Ve bu ayıklamaları kafasına göre yaptığı zaman her defasında hata yapabilme yüzdesinde artışlar gözlemliyorum. Bize düşün, tart ve akıl süzgecinden geçir öyle haykır dendiğini pek hatırlamıyorum. Hatırladığım tek şey ilkokuldayken söz alma sırası geldiği zaman parmak kaldır öğretmenin sana söz hakkı vermesini bekle olmuştur. Bu yeterli midir tabi ki hayır. Bireye önce bilgi nedir ve bildiklerimizin ne kadarını hayatımızda kullanabilirizi birazcık da olsa öğretmek gerekirdi.  Kendimizi bilemeyişimiz anlayamayışımız belki de nasıl bilmemiz gerektiğini bilmediğimizden.           İnsan eğitilebilen bir varlık olduğuna göre sistem bunu gayet iyi bir şekilde istediğini empoze ederek manipüle edebiliyor. Biz kendi içimizde bir sistem neden oluşturamıyoruz ve kendi içsel döngümüzü aklımızı kullanarak yönetmekte zorluk yaşıyoruz.

 

Buraya kadar neden düşünmüyoruz ve aslında düşünce nedir ve bu düşünceyi meydana getirirken doğru veya yanlış bildiklerimizi sorgulamadığımız üzerinde durdum. 

 

2020 yılına baktığımızda Ocak ayından beri aklımızın ucundan geçmeyecek afetler ve küresel olaylarla karşı karşıyayız. NEDEN BUNLAR ŞİMDİ OLUYOR VE BİZ NE YAPTIK DA BUNUN ACISINI BİR ANDA YAŞIYORUZ ? sorusunu sormaktan kendimi alıkoyamıyorum. Çünkü çok tükettik ve bitirdik her şeyi. Artık sona doğru yaklaşırken dünyanın buna bir dur demesi ve hey insanoğlu artık bir kendine gel! uyarısını yapma zamanı geldiğini görüyoruz. Bu evrendeki her şey asla insanoğluna ait olmadı başından beri. İnsanoğlunun doymak bilmeyen oburluğu yine hep kendisini ön plana koyup daima kendisini düşünmesi bütün bu felaket senaryolarının asıl kaynağı. SEN BU DUNYADA HİÇBİR ŞEYİN SAHİBİ DEĞİLSİN!  Size çok mu yabancı gelen bir deyiş. Ne oldu sersemlemiş mi hissettin kendini. Paraya sahip olan senin ona sahip olduğunu göstermiyor ki! Sen bu dünyada aciz bir kulsun. Oturduğun koltuk ve atan bir kalp sana nefes aldığın sürece emanet. Sen ne zannediyordun kendini! Sahip olduğun zenginlik aslında emanet edilen bir oyuncaktan başka bir şey değil. Sen oyuncağınla barışık olamadın, olmamayı seçtin. Seçme özgürlüğüne sahiptin ama yanlış tercihler sonucunda sonunu hazırlamakta ısrar ediyorsun hala. Duygun, düşüncen, varlığın, ailen sahip olduğun her şey bu dünyada kalacak zaten. Onca şeye sahip olma içgüdün o kadar anlamsız ki zamanı gelecek son bir kez nefes almak için yalvarıyor bulacaksın kendini. Zarar vermemeyi bir türlü öğrenemedin veya öğretmediler sana.  Neden sev kardeşim sevmekle büyü, yaşa hayatını devamlı söylüyorlar. Sevgi içinde asla zarar, kötülük ve olumsuz şeyler içermeyen bir eylem. Bizi sevgiden uzak tutuyorlar sanki bir zehir ve o zehri yeryüzünden yok etmeye çalışan katillerle dolu her yer. Seni suçlamıyorum bunları bilmeyebilirsin ama benim de görevim sana evrende böyle şeylerin olduğunu hatırlatmak. 

 

Ona göre anı yaşamak aslolandı. Ama anı yaşarken de insan düşünmeden alıkoyamıyor kendini. Kendini kimseden üstün görmezdi, gördüğünü de ben hissetmedim. Hayattan keyif almanın peşinde olmuştu her zaman. Onun bir karıncayı ezebileceğini düşünemiyorum. Ama bir gün durdu ve bir şeyleri gözden kaçırdığını farketti. İyilik yaparken bunun bir karşılığı olduğunu ailesi hiçbir zaman öğretmemişti. Ama hayatın içinde öyle şeyler görmüş ve yaşamıştı ki her iyiliğin bir karşılığı olduğu defalarca kafasının içine matkap ile çivileniyordu. Her defasında durup düşünüyor ancak ne olursa olsun yüreğindeki iyilik yumağı bir karşılık beklemeden yardım etmeye devam ediyordu. 

 

Aslında günümüz dünyasının insanı aldatmacasıydı menfaat entrikaları. Kurnazlık ve çakallık yapanlardan toplum övgüyle bahsediyordu. Bu da bir oyundu. Farkına varanlar düşünmeyi bildiklerinden aklını kullanıyor ve kötülüğün maşası olmaktan kendilerini koruyorlardı.

 

Bugünler geçecek er ya da geç. Hayallerimizi gerçekleştirme fırsatları bulacağız bir gün. O zamana kadar şimdiyi düşünelim. Daha iyi neler yapabiliriz ve olumlamalara yüzümüzü dönmeliyiz. Olaylara kötü yanından bakmayı ve bizi korku ağına doğru çekmeyi sosyal medya başarmış durumda. Ama ona da bu izni veren yine biziz. Aklımızı sağlıklı ve akıllıca yönetebilirsek, düşüncelerimize sakin bir şekilde hakim olabilirsek bu süreci en az hasar ile atlatabileceğimize inanıyorum. Kötü senaryolar sadece bizi üzer, mutsuz eder ve enerjimizi sömürür. 

 

Yaşadığım sürece kaygılanmam, umutsuzluğa kapılmam hep diğerlerinin sayesinde oldu. Burada aslında tüm insanlık suçlu. Biri de çıkıp desin ki kardeşim hepimizi öldürmeyi bu kadar düşündüğünü bilseydik toplu intihar girişiminde bulunalım bari derdik

Ona yüzümü dönüyorum. Hayata her defasında tutunuyor, mücadele ediyor ve türküler ne kadar hüzün dolu olsa kendisine bir umut ışığı yakıyor. Acılarını içine gömdükçe umutları daha da bir parlıyor gözlerimin önünde….

 

Yorumlar

Popüler Yayınlar