Ya sonra?? (Yazi Dizisi 2)
31.03.2020
Düşünmeyi biliyor muyduk? Tabi ki hayır. Koronalı günlerde düşünmeyi öğreniyoruz. Bir de düşünürken kontrollü olmayı. Sessizliğin içinde derinliklerde bir yerde bir ses duyar ümidiyle yola çıktığınızı düşünün. Ve o yolda kimsenin olmadığını. Kendi sesinizi duyar oluyorsunuz bir süre sonra.
Uzun bir süre görmezdim onu. Bazen aklımın köşesinden geçmezken ta ki bir anda pat diye karşıma çıkana kadar. Bütün planlarım alt üst olur mideme ağrılar girerdi. Yine aynı şapka ve duruş. Bir insan hiç mi bıkmaz kendinden. Bıkmıyordu. Yine sessizlik ve tenha yerlerde dolaşan izsiz biri. Adını merak etmiyordum. Çünkü adından ziyade kafasından geçen düşüncelerle ilgileniyordum. Eyhan bahçıvan kotunu giyip hadı kalk gidiyoruz dediğinde işim var şimdi sen diğer kankini kap git dediğim günlerden bir gün. Eyhan’ı kıskanmazdım aslına bakarsanız. Ama bana hep onu diğer kankilerinden kıskanırmışım gibi davranırdı ara sıra. Ne kadar öyle olmadığını açıklamaya çalışsam da bir süre sonra bunun zevkini çıkarmaya başlamıştım. Sınıfta olan bitenden en son benim haberim olurdu mezun oluncaya dek. Böyle olması hep işime gelmiştir. Küçük yerde yaşamak derdim hep. Başını ağrıtmayan tek şey. Ama durumun öyle olmadığını köyde yaşamış biri olarak o kente gidince anladım. Herkes herkesin inciğinden cıncığına kadar tanıyormuş meğersem. Komiser Berkemal ‘e taş söktürecek cinsten insanlarla dolu bir toplummuşuz. Genetik yapımıza bakarsak bu kadar huyumuzun en fazla benzer yanı dedikoduyu kendimizden bile çok sevmemiz. Evet evet şaşırmayın hele küçük bir kentte yaşıyorsanız sizi kendinizden bile iyi tanıyor komşularınız. Hatta cinsel yaşamınıza kadar. Hiç bana öyle bakmayın ruhunuzun sonradan duyduğu fantezileriniz bile taklit ediliyor benden demesi. Evet küçük yerlerin büyük sorunları oluyor. Hele bunun içine makam sevdası da eklenince mayın tarlası her yer. Dedikodu boş ve cahil insanların zaman harcadıkları tek şey. Ev hanımlarından tutun kamu kurumlarına dek varan bir viral etki. Tabiki insanların huyunu değiştiremeyiz ancak toplu yaşam kurallarını belirleyebilme özgürlüğüne de sahibiz. Ama bir amirin veya müdürün bu kuralları koyabilmesi için kendisinin adil biri olması gerekiyor. Biri adaletten bahsediyor olmayan bir şeyden mi yoksa farazi mi bilinmez.
Adalet… İlahi adaletin olduğuna inanan taraftayım. Ama bir insanın adil olabileceği düşüncesi günümüze uzak bir kavram.
İlişkilere bakacak olursak kadın- erkek arasında iletişim durumunda hangi taraf ağır basar dengeler her an değişebiliyor. Ama en önemlisi de iki tarafında birbirlerinin hayallerine engel olmayıp bunu desteklemesi. Büyük önem taşıyan tek kilit nokta bana göre. İnsanı hayalinden uzaklaştırın geriye yaşayan ölüden pek bir farkı kalmıyor.
Gel zaman git zaman insan düşünmeyi öğrenirken zamanın çabuk geçtiğinin farkına varmıyor. Biraz olsun köşenize çekilin. Kendinizi uçurumun kenarından dünyayı seyreder gibi hayal edin. O uçurumdan atlamak yerine asıl özgürlüğün o uçurumdan gökyüzünü seyretmek olduğunu fark edeceksiniz. Ona sorarsınız özgürlük sessizlik. Sessizliğe karışmak ve gülümsemek. Sandığınızdan farklı şeylerin olabileceğini de düşünün. Bana sandıklarımızla sanmadıklarımız arasında bir yer söyleyin dersem şu anda neredeyseniz orası derdim….
Yorumlar
Yorum Gönder